idris karakuş

Köşe Yazıları

İdris Kararkuş Yazdı ”CERİT BOZLAĞI”

Kaynaklar: Galip Atakul, Hüseyin oğlu, 1917 doğumlu Cemal Ulukaya, Arap Ali oğlu, 1922 doğumlu Mükremin Karakuş, Mehmet oğlu, 1924 doğumlu Gürbüz Gürbüztürk, Hüseyin oğlu, 1929 doğumlu Uğur Silsüpür, Necati oğlu, 1952 doğumlu. Avşar Bozlağı olarak bilinen bu bozlak Muharrem Ertaş, Neşet Ertaş gibi bozlak ustaları tarafından plağa Hacı Taşan tarafından kaset ve CD’ye okunmuştur. Osmanlının uyguladığı iskan politikasına ve Devletin Türkmenlere bakış açısına bir isyanın, karşı duruşun ifadelendirilişidir bu bozlak. CERİT BOZLAĞI Cerid Rakka’dan sökün edince Açılsın Urum’a yolu Cerid’in Silsüpüroğlu Fettah Beyim ölünce Kırıldı kanadı kolu Cerid’in Sineği çoktur Nizip ovasına varmayın Pusu vardır Şar Dağına girmeyin Mürseloğlu kız…

Haberin Detayı
Köşe Yazıları

Dr. İdris Karakuş yazdı ”Ankarada Yedim Taze Meyvayi” hikayesi

Bir çok insanın severek dinlediği ama çoğumuzun hikayesini bilmediğimiz yaşanmış olan ”Ankarada Yedim Taze Meyvayı” türküsünün hikayesini Dr. İdrsi Karakuş yazdı. Ankara’da yedim taze meyvayı Boşa çiğnemişim yalan dünyayı Keskin’den de sildirmeyin künyeyi Söyleyin anama anam ağlasın Anamın oğlu var beni neylesin Anamdan gayrısı yalan ağlasın Tirene bindim de tiren salladı Zalim doktor ciğerimi elledi İyi olursun diye köye yolladı Söyleyin anama anam ağlasın Anamın oğlu var beni neylesin Söyleyin babama babam ağlasın Babamın oğlu var beni neylesin. Bozlağın hikâyesi şöyledir: Sefer Ceyhan 1920 yılında Keskin’in Cinaliuşağı köyünde doğmuştur. Babasının adı Selim (Selim Kâ), anasının adı Kadın’dır. 1920 yılında doğan…

Haberin Detayı
Köşe Yazıları

Dr. İdris Karakuş yazdı ”Zahidem”

Bir çok insanın severek dinlediği ama çoğumuzun hikayesini bilmediğimiz yaşanmış olan Zahidem türküsünün hikayesini hemşehrimiz Dr. İdrsi Karakuş yazdı. ZAHİDE KURBANIM Küçük yaşta annesini ve babasını kaybeden Arapoğlu Mustafa öksüzlüğün/yetimliğin ve yoksulluğun verdiği sıkıntıya bir müddet göğüs gerdikten sonra dayanacak hali kalmayınca yakın köylü Hacıpirzade Mehmet’in kapısına ırgat durur, kuzularını güder, becerdiği kadarıyla Mehmet Ağanın işlerine koşuşturur. Aylar, yıllar geçer… Mustafa’nın geldiğinde henüz küçük bir çocuk olan Mehmet Ağanın kızı Zahide’de yavaş yavaş serpilmiş, gelişmiş, genç kız edasına bürünmüştür artık. Zahide bazı işlerde Mustafa’ya yardım eder, onun buyurduğu yumuşları yerine getirir. Mustafa, Mehmet Ağanın aynı bahçe içinde verdiği küçük evde…

Haberin Detayı
Başa dön tuşu