
YÖK Hayaliyle Yanan Rektör: Kırıkkale Üniversitesi’ni Kaosa Sürükleyen Ersan Arslan’ın Senaryosu Tutmadı
Kırıkkale Üniversitesi, yıllardır adeta bir “kriz laboratuvarı” gibi çalışıyor. Akademik üretimden çok iç çekişmeler, liyakatsizlik ve kapalı kapılar ardındaki hesaplar konuşuluyor. Bu tabloyu yaratanların başında gelen isim ise Prof. Dr. Ersan Arslan. Göreve geldiği günden bu yana Kırıkkale Üniversitesi’ni içine kapanmış, kendi kendini yiyen bir kuruma dönüştüren Arslan, şimdi YÖK Başkanlığı koltuğuna göz dikti. Ancak “şehrine yabancı, akademisine mesafeli” bu yönetim anlayışı, Ankara’da da karşılık bulmadı.
Kırıkkale’ye İnmeyen Rektör: Üniversite Başka, Şehir Başka Telden Çalıyor
Rektörlük binasından adımını şehre atmayan, yerel dinamiklerle hiçbir bağ kurmayan Arslan, Kırıkkale’ye bir yabancı gibi kaldı. Öğrencinin barınma, ulaşım, sosyal yaşam gibi temel sorunlarına gözünü kapayan yönetim, halkla üniversite arasında duvar ördü. Şehirde kimsenin ne yüzünü gördüğü ne de sesini duyduğu bir rektör, üniversitenin adını yalnızlaştırdı.
İstiklal Marşı Skandalı: Milli Değerlere Uzak, Makama Yakın
En çok yankı uyandıran olaylardan biri ise, bir etkinlikte İstiklal Marşı’nın okunmasına “gerek yok” dediği iddiası oldu. Akademisyen ve öğrenciler arasında infiale neden olan bu tutum, üniversite yönetiminin milli ve manevi değerlere karşı duyarsızlığına örnek gösterildi. “YÖK Başkanlığı” gibi bir makama talip olan birinin, milletin ortak değerlerine bu kadar uzak durması, Ankara’da da soru işaretleri yarattı.
Bilal Erdoğan’a Yakınım İzlenimi Boşa Çıktı
Kulislerde Bilal Erdoğan’a yakın olduğu izlenimini vererek YÖK koltuğu için zemin yoklamaya çalıştığı konuşulan Arslan’ın planları boşa çıktı. Üniversitedeki başarısız yönetim, düşük memnuniyet anketleri, akademik üretkenliğin yerlerde sürünmesi ve peş peşe yaşanan personel krizleri, bu ismin merkezde güven vermemesine neden oldu.
Akademik Özgürlüğe Set Çekti
Üniversite içinde eleştirel seslere tahammül gösterilmediği, farklı görüş bildiren akademisyenlerin görev yerlerinin değiştirildiği ya da “pasifize edildiği” biliniyor. Rektör Arslan, kurum içindeki muhalefeti susturarak yönetimi elinde tutmaya çalıştı. Ancak baskıyla yönetilen her kurum gibi, Kırıkkale Üniversitesi de sessizlik içinde çürümeye bırakıldı.
YÖK Hayali Hayal Oldu, Geriye Akademik Bir Çöküş Kaldı
Arslan’ın YÖK’e uzanan koltuk planları tutmadı. Öğrencilerin memnuniyetsizliği, akademisyenlerin umutsuzluğu ve şehrin üniversitesine yabancılaşması, bu dönemin en net bilançosu.Kırıkkale Üniversitesi’nin artık yalnızca “rektörün savaşları”yla değil, bilim, üretim ve başarılarla anılması gerekiyor. Bunun yolu da; şehre kulak veren, akademiye saygı duyan ve koltuk için değil kurum için mücadele eden yöneticilerden geçiyor.