Türk Milletinin, tarihin köklerinden gelen ve birlik ve beraberliğini sağlayan, güçlendiren, o kadar çok örf adet, anane, gelenek, görenek, hasletleri var ki. Her biri birbirinden değerli.
Bu bizi biz yapan, bizi birbirimize sımsıkı bağlarla bağlayan, kuvvetli yapıştırıcı görevi gören hasletlerimizle fazla oynamamak gerek.
Nevruz ben bildim bileli çocukluğumdan bu tarafa kutlanan, baharın müjdecisi bir gün.
Bugün insanlar kendilerini tabiatın kucağına atarlar.
Nevruz, toprağın kabarması, fidanların yeşermesi, ağaçların çiçek açması, gönüllerin coşması, umutların tazelenmesi, insanların yüzünde gülücükler açması, geleceğe ilişkin umutların, olumlu beklentilerin artması, çocuğunun iş bulması, gelinlik kızının evlenmesi, esnafın işinin artması, küskünlüklerin bitmesi, yavukluların kavuşması, hayatın, varlığın bereketlenmesi niyeti ile kutlanır. Düşünceler niyetler hep olumlu, hep halisanedir.
Nevruz kutlamalarının tarihine bakarsanız, insanlık yeryüzüne indirildiği tarihten bu tarafa kutlanmakta. Birilerine, bir kesime maletmeye çalışmakla düzeni bozuyor, nifak tohumları ekiyorsunuz.
Ama birileri bu Nevruz olayını kurcalayıp, başka bir etnik kesime yamayıp, o bölgenin şehirlerinde tüm kurum ve görevlilerinizce alayı vaveylayla büyük ateşler yakarak kutlayıp sonra da aranız açılınca Nevruz sizin değil tüm milletin demeniz hiç inandırıcı olmuyor.
İnsanların kafasını karıştırmayın, değerlerini altüst etmeyin.
Bırakın artık bu Milletin değerleriyle oynamayı, işinize geldiği gibi kullanmayı, yozlaştırmayı.
Bu Milleti kendi haline bıraksanız inanın bu Milletin Feraseti ve engin hoşgörüsü, eskiden olduğu gibi yine kalpleri birlik ve beraberlik için atmaya devam edecek.
Yeter ki gölge etmeyin.
Milletimizin Nevruzunu (yenigün) canı gönülden kutlarım.
