“Bir ülkenin medeniyet seviyesi, yeşiline gösterdiği özenle ölçülür.”
Karakeçili’nin Sülübük köyü…
Yıl 1994. O gün orada sadece bir park açılmadı, bir hayal filizlendi.
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun adıyla taçlanan bu milli park, Türk dünyasının kardeşliğine, dostluğuna atılmış bir imzaydı.
Dönemin Belediye Başkanı Cemalettin Akdoğan, Karakeçili Kaymakamı —bugünün İçişleri Bakan Yardımcısı— Münir Karaalioğlu ve Kırım Tatar Milli Meclis Başkanı’nın katılımıyla yapılan o açılışta umut vardı, yeşil vardı, gelecek vardı…
Ama 30 yıl sonra umut kurudu, yeşil soldu, gelecek unutuldu.
Baraj kenarında, kuş sesleriyle dolu bir cennet olması gereken o park, bugün virane halde!
Kurumuş ağaçlar, kırık banklar, çökmüş çeşmeler, yıkık tuvaletler ve pislik içinde bir alan…
Bir zamanlar kardeşliğin, dostluğun sembolü olan bu park şimdi sessiz bir çığlık atıyor.
İki hafta önce gündeme getirdik.
“Bu park nerede, bu park için ne yapabiliriz?” diyen bir Allah’ın kulu çıkmadı!
Burası Karakeçili sınırları içinde.
Kaymakamlık suskun, belediye sessiz…
Ama en acısı, bu feryadın Valilik makamına bile ulaşmaması!
Sayın Valim Mehmet Makas,
Siz bu şehrin geçmişine, değerlerine sahip çıkan bir yöneticisiniz.
Ancak belli ki bazı köprüler tıkanmış!
Karakeçili il genel meclis üyeleri o parkı hatırlıyor mu bakalım, Varlığından haberdarlar mı ?
Vatandaşın sesi, sahadan gelen çığlıklar Valilik makamına ulaşamıyor.
Özel Kalem Müdürünüz Sayın Erol Gökçe, gazeteciler arasında ayrım yapıp sahadaki sorunları sümen altı etmekle değil, şehrin nabzını tutmakla mükellef.
Dedikoduya, kulaktan dolma bilgilere göre insanları yargılayan bir anlayış, bu şehre hizmet edemez!
Sorunlar size ulaşırsa çözülüyor Sayın Valim — ama belli ki o sesler “bir yerde” kayboluyor!
Kırıkkale, sahipsizliğin ve ilgisizliğin bedelini ağır ödüyor.
Bir şehir, yeşiline, tarihine, sembollerine sahip çıkamıyorsa; o şehir sadece binalardan ibarettir.
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Milli Parkı da bunun en acı örneği…
Bu park sadece bir alan değil; geçmişimizin, kardeşliğimizin ve doğaya olan saygımızın simgesidir.
Bir imza, bir karar, bir irade yeter.
O park yeniden nefes alabilir, yeniden yeşerebilir.
Belki Kırıkkale Kırım Tatarları Türkleri Derneği’ne tahsis edilerek, o eski ruh yeniden canlandırılabilir.
Ama önce “duyan bir kulak, gören bir göz, harekete geçen bir yürek” gerekiyor.
Bu şehir ilgisizliği değil, sahiplenilmeyi hak ediyor.
Çünkü unutulan her park, unuttuğumuz bir geçmişin sessiz tanığıdır.
Ve sessiz kalmak artık Kırıkkale’ye yapılacak en büyük haksızlıktır.
Ragıp Cihat Mencet
Haber71 İmtiyaz Sahibi
Halkın Sesi, Kırıkkale’nin Vicdanı











